DR.MILTON H. ERICKSON’UN HAYATI
“Dr.Erickson medikal hipnozun dünyadaki liderliğini yapmış kişi olarak bilinir. Daha az bilinen bir gerçek ise Dr.Erickson’ un terapötik teknikte büyük bir yeniliği sunan psikoterapiye eşsiz bir yaklaşımı olmasıdır.” – Jay HALEY
Milton Hyland Erickson,1902 de çok çocuklu göçmen bir ailenin oğlu olarak Nevada’da doğdu. 1919 da ilk polio atağını geçirdiğinde hayatından ümit kesilmişti ama 1 yıl içinde önce koltuk değneği ile de olsa ayağa kalktı sonra da Wisconsin Üniversitesinde tıp okudu. Daha okurken 3. sınıfta hipnoza olan ilgisi başlamıştı ve Clark Hull’un verdiği derslerde bu ilgisini uygulamalara dönüştürdü. Mezuniyeti sonrası psikiyatri alanında çalışmaya başladı ve bu arada psikolojide de master yaptı. Kısa sürede Worcester Eyalet Hastanesinde şef psikiyatrist oldu. (1930) 4 yıl sonra Michigan’da araştırma merkezi direktörü ve Wayne State Tıp Fakültesi’nde doçent oldu. Aynı yerde daha sonra profesör olan Erickson klinik psikolojide de konsültan profesörlük yapmaya başladı.1952 de ikinci polio atağını geçirdi ve bunun sonucunda sağ kol, bacak, sırt ve boyun kasları tutuldu, konuşması etkilendi. Sonra ölümüne kadar yaşayacağı Arizona Phoenix’e yerleşti. Burada hem terapi hem de eğitim çalışmalarına devam etti. Dünyanın pek çok ülkesinde çok sayıda kongre ve konferanslara katıldı. ”American Society of Clinical Hypnosis” bakanlığı, ”American Psychiatric Association” ve “American Psycopathological Association” onur üyeliği, ”American Journal of Clinical Hypnosis” dergisi kurucusu ve editörü idi. 1980’de ölene kadar çalışmaya devam etti. Hatta öyleki öldüğü tarihte 1 yıllık randevuları doluydu ve arkasında 150’den fazla araştırma, makale, yayın, 2 kitap ve pek çok kitaba konu olacak çalışma bıraktı.
Erickson ilk olarak “terapist” olarak tanımlanabilir. Her yaştan insana çok çeşitli terapötik yaklaşımları olabilen gerçekten usta bir “terapist”. Yaklaşımlarında yalnız hipnozu değil diğer pek çok terapi biçimini uygulayabilen Erickson, terapilerinde önceliği o insanları nasıl değiştireceğine ve onların problemlerini kendilerinin nasıl çözebileceğine verirdi. Hastalarına yaklaşımı, onlarla olan iletişimi ve etkileme gücü gerçekten bir efsane haline gelmiştir. Felç, renk körlü¤ü, işitme kusuru, konuşma bozuklu¤u gibi fiziksel engellerine rağmen mükemmel iletişim kurması değildir onu efsane yapan, bugün pek çok değişik terapiye esas oluşturan fikir yada uygulamanın öncülüğünü yapmış olması veya hayatındaki birçok ayrıntı tek başına bile örnek alınabilecek de¤erdedir.Sadeliği, aile yaşantısına verdiği önem, bitmek bilmez merakı, iletişim konusunda dünyanın en iyisi olarak tanınması, hedef odaklı olarak özgün teknikleri, hastalar üzerindeki etkililiği ve bunun gibi pek çok özelliği onu terapi dünyasında öncü isimlerden biri yapıyor.